30 Ekim 2008 Perşembe

Buraya tıklayınız...

Buraya tıklayarak da ulaşabilirsiniz yazıya...

Geleceğin spor yazarları yarışması

Sevgili kuzenlerim jaglersport.com adlı internet sitesinde bir yarışma vardı. Nacizane ben de bir yazımla katıldım. Şimdi oylama sürecine geçildi, değerlendirme oylama ve görüntülenme üzerinden yapılacak. Bu sebeble aşağıdaki linke tıklayarak baştan 3. olan benim yazıma tıklarsanız ve oylarsanız çok sevinirim. Zaten verdiğim linke tıklayınca ismimi göreceksiniz. Ayrıca yazım ile ilgili yorumlarınızı da bekliyorum. Bu arada spor yazarı olmak gibi bir derdim yok, kendimi yazı yazmak alanında geliştirmek istiyorum bu sebeble de şansımı denemek istedim. Şu an itibariyle sonuçlar gayet iyi...
http://www.jaglersport.com/yy_yazarlar.php?pg=3

29 Ekim 2008 Çarşamba

Anlamak yok küçüğüm, anlar gibi olmak var, Akıl için son tavır saçlarını yolmak var...

Kuzeninizden Not1: Yorumsuz yayınlıyorum.

MÜCERRED ÇOCUK yahya kurtkaya

kelâmın kalbine doğru bir söz yolculuğu yapmak/yapabilmek adına olan işbu yazı, aslında kelâmın ‘kalbinden doğru’ bir göçüşün hikâyet’ine, köpüğün kıyıya dokunup çekilmesi nev’inden, dokunup geçecektir. dokunup-geçecektir; zirâ ‘dokunup-kalmak’ daha yüce bir vâzifenin sırtlanması demek olup, bu sıklet bu yükü çekmez. mücerred için lügatler, en basit mânâda ‘soyut’ karşılığını veriyorlar. fikrimizi, soyut’un ne olduğuna yönelttiğimizde de karşımıza: ‘varlığı, duyularla algılanamayan’ şeklinde bir terkip zuhur ediyor. şimdi de ‘duyu’ yönelip, kelâma yorgunluk eklemek değil yazının murâdı. yazının murâdı, varlığın duyularla algılanamayan yanında, ‘bizim ve çocuğun’ ne aradığımızı izâh edebilmek.insanın kemikleri, insan yaşlandıkça, sertleşirmiş. ve bir çocuğun kırılan koluyla yaşlı bir insanın kırılan kolunun kaynaması arasında fark bulunurmuş. zaten bildiğiniz bir şeyi nota alarak, bunu şuraya bağlamak istiyorum: acaba, bu ‘kırılıp da kaynama’ işi, az evvel kullandığımız ‘mücerred’ kavramı için de geçerli mi? bunun için, varlığı duyular haricinde algılayan bir organ’a ihtiyacımız var herhalde. kalp gibi, zihin gibi… o zaman, bir çocuğun kırılan kalbinin ‘kaynama süresi’ ile yaşlı bir insanın kırılan kalbinin kaynama süresi arasındaki fark, kol ile aynı mıdır? buna farklı cevaplar takdim etmek mümkündür gibi. tıp ilminin vereceği bir cevaptan ziyâde, hayatın ta kendisinden bir cevap beklemek daha mâkul. fakat, insanların yaşlandıkça çocuklaştığı gibi bir kanı vardır halk içinde. ne bileyim, daha bir duygusallaşır misâlen. bu vechile, bu olgu da, yaşlılarda daha geç ‘kaynama’nın olabileceğine bir işaret olabilir. özellikle ‘kapital’ denen ‘şey’in hayatımıza ‘burnunu sokmasıyla’ ya da hayatlarımızı ona ‘endeksli’ hâle getirdiğimizden bu yana, aslında hayatımızdan bir başka şeyi de yavaş yavaş çıkarmış oluyoruz. negatif bir dengeleme cihetine gidiyoruz. hâl bu ki, ne alıp ne verdiğini, ne ile neyi takas ettiğini bilmeden yapılan bir ticaretin ‘kâr’ getirmesi/getirecek olması tamamen bir tesadüftür/mukayyettir/muvakkattır. demem o ki, bu ‘kapital’, hayatımızdan ‘mücerred’ kavramını söküp atmak üzeredir. zihni ‘kapitale’ göre hareket eden biri için soyut şey’lerin; yâni duyularla izâhı mümkün olmayan eşya’nın önemi azalma eğilimindedir. her şeyi kapital’in bir öğesi olarak düşünme şeklinde işleyen bir zihin verir insana. hayatına girecek olan ne ise, ‘dokunulurluğu’ olması gerekmektedir. ölçülebilmeli, tartılabilmeli, hesaplanabilir olmalı, getirisi götürüsü bilinmeli… kapital, insana evhamlı bir zihin verir. öyle bir evham ki, kırkar kilidi olan kırk kapının ardında gizli de olsa ‘kapital’, insanın aklı her dâim onda olacaktır ve yârine, yârenine dahi ‘şüpheli’ yaftasıyla bakabilecek raddede ruhi ‘kırılma’lar yaşayacaktır.oysa çocuk, başkadır/bambaşkadır. çocuk için sonsuz, mücerred bir alan vardır. çocuğun konuşmasından bir şiir çıkar. çocuğun oynamasından bir masal çıkar. çocuğun zihninden allah’a teslim olmuş bir ‘adam’ çıkar. işte bu yönleriyle çocuk, mücerredin müşahhas bir emsalini teşkil eder.çocuk şöyle der: “eveleme develeme; deve kuşu, tepeleme. çenki çember, miski amber, tazî, tûzî, hocanın kızı. ne vakit gelir? yazın gelir, yazılalım, büzülelim, bir tahtaya dizilelim, encik boncuk a çocuk!” oysa insanın bu tür lâkırtılarla iştigal edecek vakti yoktur. kapital’e köle olmuş insan, söz’den uzak kalmıştır zirâ. sözden uzak kalınca, aslında ‘varlık’tan da uzak düşmüştür. en acısı şiir’den de uzak düşmüştür.varlığın ötesinde bir varlığın olduğunu, varlığımızın ‘etin-kemiğin’ ötesinde olduğunu ne güzel unutuyoruz. bize vaadedilen bahçe’nin bütün ölçülerin dışında olduğunu unutmayı ne güzel yapıyoruz değil mi? allah’tan gelecek ecirlerin hadsiz-hesapsız olduğunu bilmek varken, onlara bile rakamlar-adetler veriyoruz. kapital’in hayatımıza koyduğu rakamları, allah’ın ‘zenginliği’ne de koyabileceği gibi bir düşünceyle hareket ediyoruz. oysa Allah, ‘siz hesap edemezsiniz’ diyor bize. onun, bir çocuğun gözünden düşen damlaya karşılık verebilecek olduklarını biz hesap edemeyiz. biz hesap edemeyiz, bir tebessümün dahi ecrini!

Kuzeninizden Not2: Dayanamadım. Çocuk olmak ve kapitale köle olmadan yaşamak, çocuk gibi yaşamak ve üç günlük dünya dün GEÇTİ, bugün GEÇMEKTE, yarın VAR MI?...Sizleri çok seviyorum.Sükunetle seviyorum. Hepinizi ayrı ayrı seven kuzeniniz...

20 Ekim 2008 Pazartesi

Can Dündar'dan anlamlı bir yazı...

CAN DÜNDAR, ESQUIRE DERGİSİ'NİN 'HAYATTAN NE ÖĞRENDİNİZ?'
SORUSUNU NASIL YANITLADI?

Ağır bir ÖSS sorusu gibiydi Esquire dergisininki. ..
'Hayattan ne öğrendiniz?'

Verilen süre içinde aklıma gelenleri aşağıda yazdım.
Yanlışların doğruları götürmeyeceğini umuyorum:
************ ********* ********* ********* ********* ********* ********* ****


Sonsuz bir karanlığın içinden doğdum. Işığı gördüm,
korktum.
Ağladım.
Zamanla ışıkta yaşamayı öğrendim. Karanlığı gördüm,
korktum.
Gün geldi sonsuz karanlığa uğurladım sevdiklerimi. ..
Ağladım.
* * *
Sevmeyi öğrendim.
Sonra güvenmeyi...
Sonra da güvenin sevgiden daha kalıcı olduğunu, sevginin
güvenin sağlam zemini üzerine kurulduğunu öğrendim.
* * *
İnsan tenini öğrendim.
Sonra tenin altında bir ruh bulunduğunu.. .
Sonra da ruhun aslında tenin üstünde olduğunu öğrendim.
* * *
Gitmeyi öğrendim.
Sonra dayanamayıp dönmeyi...
Daha da sonra kendime rağmen gitmeyi...
* * *
Dünyaya tek başına meydan okumayı öğrendim genç yaşta...
Sonra kalabalıklarla birlikte yürümek gerektiği fikrine vardım.
Sonra da asıl yürüyüşün kalabalıklara karşı olması
gerektiğine aydım.
* * *
Düşünmeyi öğrendim.
Sonra kalıplar içinde düşünmeyi öğrendim.
Sonra sağlıklı düşünmenin kalıpları yıkarak düşünmek olduğunu
öğrendim.
* * *
Yaşamayı öğrendim.
Doğumun, hayatın bitmeye başladığı an olduğunu; aradaki
bölümün, ölümden çalınan zamanlar olduğunu öğrendim.
* * *
Zamanı öğrendim.
Yarıştım onunla...
Zamanla yarışılmayacağını, zamanla barışılacağını, zamanla
öğrendim...
* * *
İnsanı öğrendim.
Sonra insanların içinde iyiler ve kötüler olduğunu...
Sonra da her insanın içinde iyilik ve kötülük bulunduğunu öğrendim.
* * *
Okumayı öğrendim.
Kendime yazıyı öğrettim sonra...
Ve bir süre sonra yazı, kendimi öğretti bana...
* * *
Evreni öğrendim.
Sonra evreni aydınlatmanın yollarını öğrendim.
Sonunda evreni aydınlatabilmek için önce çevreni
aydınlatabilmek gerektiğini öğrendim.
* * *
Ekmeği öğrendim.
Sonra barış için ekmeğin bolca üretilmesi gerektiğini.. .
Sonra da ekmeği hakça üleşmenin, bolca üretmek kadar
önemli
olduğunu öğrendim.
* * *
Namusun önemini öğrendim evde...
Sonra yoksundan namus beklemenin namussuzluk olduğunu;
gerçek namusun, günah elinin altındayken, günaha el sürmemek
olduğunu öğrendim.
* * *
Gerçeği öğrendim bir gün...
Ve gerçeğin acı olduğunu...
Sonra dozunda acının, yemeğe olduğu kadar hayata da lezzet
kattığını öğrendim.
* * *
Her canlının ölümü tadacağını, ama sadece bazılarının
hayatı tadacağını öğrendim.

17 Ekim 2008 Cuma

Yeni bir eklenti...

Merhaba kuzenlerim, sağ tarafta görmüş olduğunuz yeni eklenti, anında mesajlaşmayı sağlıyor. yani siteye girdiğiniz an sitedekilerle anında mesajlaşabilirsiniz. firefox destekliyor ancak şu an deneme aşamasındayız inşallah faydalı olur.
Ayrıca yazılarınıza başlık ekledikten sonra yayınlayınız("Yeni bir eklenti" gibi). Sitenin düzenli ve kolay tıklanabilir olması açısından önemli bir nokta, lütfen dikkat ediniz.

15 Ekim 2008 Çarşamba

yasemincim amca kızım kesinlikle haklısın. kuzen türkçemi araştırmak lazım .insanlar anlayabilsin diye kullanılan bir kelime kuzen. ama sen benim amcamın evinde yemekten rahatlık duyduğum insanın baba yarımın amcamın kızısın .

13 Ekim 2008 Pazartesi

Bir sürpriz, ister inan ister inanma***Eğer bu mesajı aldınız ise, bilin ki birileri sizi seviyor ve büyük bir olasılıkla sizin sevdiğiniz birileri var. Eğer bu mesajı gönderemeyecek kadar yoğunsanız ve kendi kendinize,'nasılsa bir gün -yollarım' diyorsanız çok uzak, hiç ulaşmayabilir.Bu Tantra Hindistan`dan geldi. İster inanın ister inanmayın, onu okumak için birkaç dakikanızı ayırın, olur mu? İçinde, ruh için yararlı birçok mesaj var. BU İYİ ŞANS İÇİN BİR NEPAL TANTRA TOTEMİ.

Bu Totem Tantra size 'iyi şans' için gönderildi. Dünyayı 10 kez dolaştı.YAŞAM İÇİN ÖNERİLER Kepekli pirinçten çok ye. İnsanlara beklediklerinden daha çok şey ver ve bunu zevk alarak yap. En sevdiğin şiiri ezberle. Dinlediğin her şeye inanma, sahip olduğun her şeyi harcama ve istediğin kadar uyuma. 'Seni seviyorum' dediğinde, cidden söyle. Üzgünüm dediğinde, o kişinin gözlerinin içine bak. Evlenmeden önce en az 6 ay nişanlı kal. İlk bakışta aşka inan. Başkalarının düşleriyle asla alay etme. Tutkuyla ve derinden sev. Sonradan yara alabilirsin belki, ama hayatı komple yaşamanın tek yolu budur. Anlaşmazlık durumlarında, dürüst ol. Kimseyi kırma, hakaret etme. İnsanları akrabalarına göre yargılama. Yavaş konuş, ama hızlı düşün. Biri sana, yanıt vermek istemediğin bir soru yöneltirse, gülümse ve en büyük aşkın ve en büyük başarıların daha büyük riskleri olduğunu hatırla. Anneni ara. Biri hapşırdığında 'çok yaşa' de. Kaybettiğinde, ders al. 3 'S'yi unutma: Kendine Saygı; başkalarına Saygı; herşeyde Sorumluluk. Küçük bir anlaşmazlığın büyük bir arkadaşlığı bozmasına izin verme. Hata yaptığını farkettiğinde, onu hemen düzelt. Telefona cevap verirken gülümse.Seni arayan kişi bunu sesinden anlayacaktır. Konuşmaktan, sohbetten hoşlanan bir kadın/erkekle evlen. Yaşlandığınızda, konuşma yeteneğiniz her şeyden daha önemli olacak. Biraz yalnız kal. Değişikliklere kucak aç, ama değerlerini yitirme. Suskunluğun, bazen, en iyi yanıt olduğunu unutma. Daha çok kitap oku, daha az televizyon seyret. İyi ve saygın bir hayat sür. İleride, yaşlandığında ve geçmişi hatırladığında, bir kez daha nasıl zevk aldığını göreceksin. Allah`a güven ama arabanı kilitle. (Deveni bağla sonra tevekkül et). Evde sevgi dolu bir atmosfer önemlidir.Huzurlu ve uyumlu bir ortam yaratmak için elinden geleni yap. Sevdiklerinle anlaşmazlığa düştüğünde, o anki duruma önem ver. Geçmişte çok yaşama. Satırlar arasını oku. Bildiklerini paylaş. Ölümsüzlüğü elde etmenin bir yoludur. Gezegenimize karşı nazik ol. Dua et. Duada, ölçülemeyecek bir güç saklıdır.· Sana sevgi gösterisinde bulunan birini engelleme. Başkalarının işine burnunu sokma. Onu öperken gözlerini kapatmayan bir kadın/erkeğe güvenme. Yılda bir kez hiç gitmediğin bir yere git. Çok para kazanıyorsan eğer, hayattayken, başkalarına yardım et. Bu, Şansın sana verebileceği en büyük tatmindir. Unutma, istediklerini elde edememek, bazen büyük bir şanstır. Bütün kuralları öğren, sonra bazılarına uyma. İki insan arasındaki aşkın birbirine duydukları gereksinimden daha büyük olduğu ilişkinin, en iyi ilişki olduğunu unutma. Başarını, onu elde etmek için vazgeçmek zorunda kaldığın şeylere bağlantılı olarak değerlendir.

7 Ekim 2008 Salı

sevgili kuzenlerim
uzun zamandır öyle bir koşuşturma içindeyimkı sitemızle ilgili gelişmelerden habersizim. fethiye dalamn hattında yoğunluk beni oldukça yoruyor. günümüz başlıyormu ne zaman para yollayacaz pek internete giremıyorum bana hiç deılse sms ıle haber verırsenız mutlu olurum(Z)
12-13 aralıkta düğünümüz var bu arada:)





kardeşim canım benim
acımla canı acıyan,sevincimle sevinen sensin hep mutlu sonra çok sağlıklı olmanı istiyorum.
canım kuzenlerim kardeşlerinize sarılın ama bu sefer daha sıkı sarılın.aslolan kardeşliktir.
demetim buda sana seni sevmek hergün uyanıp güneşin doğuşunu izlemek gibi birşey.bu cümle aytmatovdan alıntı.bu arada hepinize 'gün uzar yüzyıl olut'okumanızı tavsiye ediyorum
DÜNYAM


Bir dünya düşlüyorum. Tüm gerçekliği çocuklar…
Boyu bir 1.20 , hayali ,inancı,sevgisi metreler olan, insanların dünyası.
Orada dostluklar var………
Adına arkadaşlık denen, küslüklerin anlık sürdüğü.
Orada kıskançlık var
Arkadaşına alınan kot cekete imrenmekten öteye gitmeyen. Onun olmasaydı diye değil,keşke benim de olsaydı diye içten geçirilen

Orada oyun var
Her yerde, her şeyle, her an, her türlü yapılan eğlenmenin adına oyun dendiği.
Orada pişmanlıklar var
Hiç anlaşılmayacakmış gibi çocuk saflığı ile tamamen inanarak söylediği küçük yalanlarına sonradan duyduğu pişmanlıklar.
Orada her gün ailesinden daha çok gördüğü öğretmenine katıksız inanış var.
Orada hayaller var.
Adım adım gelişen, değişen. Ama önce öğretmen olma hayali …………
Orada ana baba sevgisi var.
Beni koruyun, sevin, sadece çok sevin benimle ilgilenin dercesine yaşanan bir sevgi
Orada yaşadığı yaşayacağı hayatı anlama çabası var.
Bugün yaptığı iyiliğin yarın unutulduğu ama yine de iyilik yapmanın esas olduğu, kurmak için çok uğraştığı şeylerin bir anda yerle bir olduğu ama kurmanın esas olduğu ,çatışmalarla dolu şu dünyada esas olanın ‘çatışmadan’ huzurlu yaşamak olduğu bir hayatı anlama çabası
Orada hep öğrenilecek bir şeylerin daha olduğu bir dünya. İşte ben bu dünyada yaşıyorum ben bu zorluklarla güzelliklerin aynı anda yaşandığı dünyada yaşıyorum.
Ben orada yaşamayı onlar büyürken, yaşlanmayı seviyorum . Buna senin işin diyorlar.
Hayır, bu benim dünyam
Ben öğretmenim

DİLEK BİLGİN
AYŞEKÜFLÜ İLKÖĞRETİM OKULU
SINIF ÖĞRETMENİ

2 Ekim 2008 Perşembe

Hayırlı bayramlar...



Not: Muhterem abi almış olduğunuz gmail hesabına girip, kuzenlerim.biz'den gelen maili açıp içindeki linki tıkladıkdan sonra artık siz de sitede paylaşımda bulunabilirsiniz. Yazar olarak sizi de siteye ekledim. Dilek abla sen de almış olduğun gmail hesabını bana bir şekilde bildir seni de ekleyeyim yazar olarak. Eklendikten sonra blog oluşturmana gerek yok. Giriş yaptıktan sonra sitenin sağ üst köşesinde yer alan "yeni gönderi" kısmına tıklayıp paylaşımda bulunabilirsiniz.