27 Eylül 2008 Cumartesi

Kadir Geceniz Mübarek Olsun ve...

Her ne kadar tüm dünyada islam düşmanlığını popüler hale getiren zihniyetin, zavallı Türk gençlerini zehirlemiş olduğunu gözlemlesemde, bir mikron beyinleriyle kaos zannettikleri bu dünyada, ne bir tesadüf, ne de bir karmaşa söz konusudur. Sadece seçim sansı kendisine verilmiş insanoğlu fazla şımarmış, aç gözlü ve daha fazlasını isteme hastalığına yakalanmıştır. Oysaki Darwin de, Nitche de öldü. Onlar da insandı sonuçta. Ama arkalarında inançsız, din düşmanı, kötülüğe hizmet eden bir nesil bıraktılar. Bazıları zavallı insan oğlunun saçmalıklarını, bazıları da yüce Allahın buyruklarını dinleyerek yoluna devam ediyor. En orta yol , en hayırlısı...Dua edin; Allah zannettiğinizden daha büyük ve yücedir. Durup bir saniye içinize bir nefes çekin ve bunu günde binlerce kez yaparken, kalbiniz, iç organlarınız çalışırken, onların bu eşsiz görevlerini kusursuzca yıllarca yapmalarını programlayanın ne olduğunu düşünün. Bir sivrisineğin iç organları olduğunu, ya da bir kumrunun tüyünün ne kadar kusursuz olduğunu düşünün. Siz bir adım gidin,O size beş adım gelecektir... İçinde Kadir gecesi bulunmayan bin aydan daha hayırlı Kadir gecemiz mübarek olsun, Allah'a emanet olun.

Not: alıntıdır, ben çok beğendim o yüzden paylaşmak istedim...

25 Eylül 2008 Perşembe

ARDIMA BAKIP GÜLÜMSÜYORUM

Bir yaşındayken çok uyuyup az ağlayan bir bebekmişim :)
Elimde kocaman bir üzüm salkımı var,
Hayal meyal hatırlıyorum bu resmi,
O zaman galiba iki yaşındaydım...

Üç yaşındayken öğrendiğim o günlerde "r" leri "y" olan
Bir tekerleme hala dolanır dilime;

"Şu kayşıki dağlay
İçin için ağlay
Annesi ölmüş
onun için ağlay"

Çayı gördüğümde dört yaşındaydım,
Uzun uzun baktığımı hatırlıyorum,
Sanki hayatımın böyle akıp gideceğini biliyormuş gibi...

Beş yaşındaydım , büyük ağaçlar , bağlar vardı
Evimizin (dedemin) bahçesinde...

Altı yaşındaydım , penisilin , ispirto kokusu,
Nane limon ve annemi tanımayışım...

Yedi yaşındaydım , komşumuzun kızıyla (Fatoş'la)
Saç başa kavga edip parmaklarımızın arasında
Birbirimizin saçları kaldığında...

Sekiz yaşındaydım ve bana hiç telefon gelmedi,
Çünkü telefonumuz yoktu...

Dokuz yaşındaydım kayboldum , kuyusunu arayan
Bir misket gibi dolanıp durdum sokaklarda...

On yaşındaydım , Bir oyuncak bebeğim oldu.Keloğlandı adı,
Cuma pazarından yirmi bin liraya alınan ve beş lirası
Verilmeyen bir bebeğim...

On bir yaşındaydım.Omzuma kadar karlara gömülüp,
Kardan kız olup , kış boyunca iğna vurulduğumda...

On iki yaşındaydım İmam Hatip'le tanıştığımda,
Kendimi bulmaya başladığımda...

On üç yaşındaydım üç zayıflı bir karne getirdiğimde,
Babamın " Senden bunu beklemezdim " dediğinde...

On dört yaşındaydım , çocukluğum usulca kayıyordu
Avuçlarımın arasından...

On beş yaşındaydım , Liseli olmayı birşey zannettiğimde
Ve öyle olmadığını anladığımda...

On altı yaşındaydım , İmam Hatip Lisesi'nde
" Örnek öğrenci " seçildiğimde,
Okulun önünde , Müdürün (Halil Gençoğlu) yanında
Kıpkırmızı olduğumda...

On yedi yaşındaydım , gemisini kıyılardan kaçıran
Bir kaptan gibiydim...

On sekiz yaşındaydım , susuz bir çeşmenin
İçin için ağladığını gördüm...

On dokuz yaşındaydım , okuduğum bir kitap,
Çoğaltılmış bin yıl yapmıştı o seneyi...

Yirmi yaşımın son günündeyim,
ARDIMA BAKIP GÜLÜMSÜYORUM...

"Kuzenlerim , bu benim kendime ait ilk şirim okuduğum bir şiirden esinlenerek yazmıştım.Benim için çok şey anlam ifade ediyo sizlerlede paylaşmak istedim.İlk olarakta Bidenem'e (abime) okumuştum.Bidenem , birde en çok hatırladığım dedemin hikayeleri , ve seni hatırlatan şu dizeler"Şu tepe karlı tepe yaylalar
Oy yaylalar yaylalar yaylalar" birde " Akşamlar " iyiki varsın Bidenem.
Herkese şimdiden Hayırlı Bayramlar...

17 Eylül 2008 Çarşamba

Önemli Bir Duyuru

Sevgili kuzenlerimle geçtiğimiz günlerde geniş kapsamlı bir iftar programında birarada olduk. Güzel İftarımızdan sonra bir yerlerde çayımızı yudumlarken, aylara göre paraların dağılımını tespit etmek için kura çektik ve bu sorunu da aşmış olduk. Orada bulunmayan kuzenlerimizin yerine de bizler kurayı çektik. Sanıyorum yeterince adil bir kura oldu. Her neyse, şimdi sıra hesap numaralarınızı bildirmeye geldi. Tüm kuzenlerimizin İşBankasından bir hesap açtırmaları gerekiyor. En kısa zamanda da bu hesap numaralarınızı değerli kuzenimiz Mahmut Kaplan' a bildirmelisiniz. İşlerimizin daha akıcı yürüyebilmesi için lütfen söylediklerimize kulak verin. Allaha'a emanet olun, hayırlı ramazanlar.

10 Eylül 2008 Çarşamba

KENDİNİ YENMENİN YOLU

Asırlar önce bir toprak ağasının arazisinde çalışan iri yapılı,güçlü kuvvetli kölelerden biri çektiği eziyetlere dayanamaz;bir fırsatını bulup kaçar.Gece gündüz,dağ bayır demeden yol alıp şehre varır. O gün şehirde başpehlivanlık güreşleri vardır.Kaçak köle hemen görevlilerin yanına gidip güreşlere katılmak istediğini söyler.Padişahın adamları kölenin iri kalıbına bakarak "Bundan, büyük bir başpehlivan olur!" diye düşünürler ve onu güreşe sokarlar.Köle birbiri ardısıra bütün anlı şanlı pehlivanları yenerek birinci olur.Sevinçten havalara uçup taklalar atan yeni başpehlivanı padişahın huzuruna çıkarırlar.Sultan kendisini tebrik edip "Dile benden ne dilersen!" der." Padişahım ben bir köleyim;bana özgürlüğümü vermenizi rica ederim!" der.Padişah yüzünü ekşitir, "Bunu ben veremem pehlivan!Özgürlüğünü kazanman için herkesi yenmen yetmez,kendinide yeneceksin!" Köle "Sultanım kendi kendimi nasıl yenebilirim?" diye sorar.Bilge padişah cevap verir : "ZAFER ŞARABIYLA SARHOŞ OLMAMAYI ÖĞRENDİĞİN ZAMAN!" der.

Sevgili kuzenler; "kuzen" kelimesine ne kadar antipatim olsada bunu sizler sayesinde sevdim.Benim beynimde kuzenin kelime manası yok.kuzen = sizler.Bu yazıyı Genç Beyin Dergisi'nin 76. sayısından aldım.Sizlerle paylaşmak istedim.Genç Beyin'i herkese tavsiye ediyorum.Bulunduğunuz yerde bulamıyorsanız -ki çoğu gazete bayilerinde var- sizlere temin edebilirim.HAYIRLI RAMAZANLAR....nerde paralar :))